Yaşadığımız çağda küreselleşme anlayışıyla, insanlara gelişen teknolojilerle bütünleşip tüketim toplumunu körükleyen, giderek daha çok toplumu etkisi altına alan daha tekdüze ve benzeşen bir yapı sunulmaktadır. Doğru yanlış iyi kötü sorgulamadan birazda mecburiyet olarak kabullendiğimiz bir çerçeve içinde gerek Türkiye gerek tüm dünyada farklı yaklaşımlarla yeni sanat ve estetik anlayışları gelişmektedir.
Sanat artık duyguların ifadesi toplumları iç dünyasının yansıması olmaktan öte yeni anlamlar kazanmıştır.
Bir tüketim maddesi haline dönüşerek başka başka biçimler bürünür. Artık estetik çizgi maddi değer ifade ettiği ölçüde değerlidir.
Bu kapsamda resim sanatı daha geri planda kalırken, teknolojiyle desteklenen ve büyük yatırımlarla finanse edilen sinema sektörü yükselen sanat faaliyetlerinin başında gelmektedir.
Sanatçıların hayal güçleri,üretici düşünceleri ve eser geliştirme yetenekleri artık bir resim ve heykel için değil uluslar arası dev şirketlerin endüstriyel ürünlerini dizayn etmede kullanılmaktadır.Bu dönüşümler ve geleneksel sanat anlayışındaki bu kopuşlar bir bakım sanatın işlevselleştirilmesi olarak değerlendirilerek avantaja dönüştürülebilir.
Popüler kültür sanat anlayışımızın içerisine çıngıraklı bir yılan misali çöreklenmiş ve tüketim toplumuna hizmet etmektedir.Birtakım politikalar tüketim toplumun yapılan bu hizmeti desteklemekte imkanlar sunmakta içimizde kanayan bu yarayı görmek istememektedir. Popüler kültür anlayışında şu yaklaşım yatmaktadır. magazinsel kültürü destekleyen ,magazinle beslenen bir toplum ve her şeyden önce tüketen bir toplum bilinci yaratıp tüketen bireyler var etmektir Tüketen bireyler tüketilen değerleri görebilmekte kolay alıp kolay kazanabilmektedir. Kolay alıp, kolay kazanma bir moda haline dönüştürülmüştür.
Tüketilmişlik bireyi geleneksel değerlere yaklaşmaya ve korumaya amaçlar hale getirebilirmi? Bunu görmek şu an mümkün değil gibi görünüyor: Fakat bir ihtimal umutlarımız yeşermekte tükenmiş değil, özgüven sahibi ve bilinçli bir yaklaşımla; TÜRK sanatının derinliğini görebilmek kendi sanatında var olan zenginlikleri iyi değerlendirebilmek ;çağımızın gelişimlerine seyirci kalmak,takipçi olmak yerine bir adım önde olup yükselen trendi belirlemek ,politikaları bizzat geliştirmek muhakkak ki olması gerekendir. Medeniyetler birbirlerinin birikimleri üzerine kurulup,gelişmektedir.Büyük miraslar,uzun süre sahipsiz kalmıyor,zaman içerisinde boşluklar başkaları tarafından doldurulabiliyor Bu zaten beklenmedik bir durum değildir. Bir toplumun ortaya koyduğu, insanlık adına faydalı,gerekli,önemli olan her şey ,zamanla tüm insanlığın ortak malı haline gelir. Ama geçek sahipleri onları kullanmayı bilmezse,çağdaş şartlar içinde yenileyip ,güncelleyemezse,bu değerler mutlaka bir bilenin eline geçer,sahiplerde onlardan kurtulmak zorunda kalır.