Lale Lokantası

Akhisar Üniversitesi

lale

01-01-1970 00:00 Kategori: Güncel

Vahimlerle Sanat

Vahimlerle Sanat
  • Facebook Paylaş
  • Yorum Yaz

""

Sanata hepimizin baktığı bakış farklıdır,MALUM! kimi insan yoğunluğuna sanatın içindedir.

Toplumdaki var olan keşmekeşlik onu yorar.Bu durumdan kurtulmak ister.Kendine ait bir dünya arar.Kendine ait bir dünya……Kimine göre buna delilik denir..Kimimiz ise sanata çok uzaktan bakarız.Dışarıdan bir vitrindeki elbiseye bakar gibi…Bize anlatılmak istenen içeriği algılayamayız.

Akhisar’ımızda bir çok yerel sanatçı var ve sanat yaptığını zannedenler.Zanaatkarlık ve sanatı iç içe geçirenler.Yerel sanatçıların ortak yönü sanatını anlatırken çektiği zorluk diye düşünürüm.Bunu düşünen insanlar eğitimli veya eğitimsiz olsun fark etmez.Sanatımıza bakan insanların bizim ölçümüzde olmayışı bize göre sığ bir taraftan bakışı bizi yorar.

      Hele de sergilerimizde bunu çok yaşarız.Bir tablo satın almak isteyen bir kişinin yaptığınız sanatın içeriğini düşünmez, sizin ne anlattığınız değil onun için önemli olan yaptığınız tablonun odasının duvarlarıyla mobilyalarıyla uyumlu olması gibi bir şeydir.İş böyle olunca karşınızdaki sanata bakan böyle düşününce yorulur kalırsınız biran .O zaman

Şunu düşünürüz aynı dilden mi konuşuyoruz.Türkçe konuşsakta bazen konuştuğumuz dil bizi ayrı kılar.

       Sevgili can arkadaşım Akhisarlı yerel ressam Gülsüm kaya’nın düşüncelerinden ve atölyesinde yaşadıklarından bir pasaj geçmek istiyorum.

      - Sanat ve zanaat arasındaki farkı kavrayamıyoruz.Önce eli öpülecek bir ustayı küçümsediğim düşünülmesin.Sakın ha!!ticari kaygıyla daha çok üretmek ,tekrardan ibaret ürün oluşturmak sanat değildir.Sanat içinde bir şeyler olmalı ,farklı olmalı,yaratıcılık kokmalı yani….

      Atölyeme gelen bir sanatsever ki müşteri demek daha uygun şimdi moda olan ,mobilyayla uyumlu ‘ vazo’ resmi istiyor.

     -nasıl yani, moda olan bir vazomu varmış.İçinde bir yada iki çiçek bulunan  ‘rölyef ’etkili panolardan söz ediyor.Moda olan…Sanatta kendi adıma resim sanatında ‘moda nedir’ e bakmak istiyorum. Bir fotoğraf makinesiyle tespit edilen görüntünün sabitlenmesi değil salt bu değil sanat.

 Resimlerim için belirlediğim değeri söyleyemiyorum insanlara hayretle açılıyor gözleri ,yada hiç anlamadan ‘tabi doğrudur ama biz anlamıyoruz.’ya da hiç anlamadan ‘O,o,o’…nidasıyla karşılaşıyoruz.Sanatıyla para kazanan sanatçı görmek çok zor.Satmak için yapmıyorum zaten onlar benim doyum merkezim,adrenalinim,dinlenme tesislerim diyorum.bu kezde o zamanınızı boşa harcıyorsunuz diye çıkan bile oluyor…..  

    Birde başka açıdan bakmak istiyorum iki satır yazı yazan derleyen duygularını birkaç güzel ama bir o kadar da sıradan ve hatta yanlış kelimeyi bir araya getiren şairim diyor,yazar oluyor hatta birileri ‘moda’ bir konu bulduğunda büyük yankı uyandırıyor,para kazanıyor,küfrediyor şarkı sözlerinde, isyanı böğürüyor,yerim-yırtarım diyor ve sanat diye dayatılan ayıklanmamış aykırılıklarla büyüyor çocuklarımız hemde başını sallıya sallıya  elleriyle uygunsuz yerlerini işret ede ede … çok derdim var çooook’ diyor şarkı onun ritmiyle oyun pistlerinde şakır şakır oynuyoruz  hep beraber hani başımızda bir hunimiz eksik.  

        İşte böyle diyor Gülsüm KAYA arkadaş, oda sanatını Akhisar da ufacık bir dükkanda kendi dünyasıyla barışık bir şekilde sürdürüyor.

       Evet dönelim yine Akhisar da sanatımıza

    Gelenekli  bezeme sanatlarımızda ayrıdır bizim için.Hat,Ebru.Tezhip ve Kaat-ı birbirinden ayrılmazlar.

Ve olgunluk sanatkarımızdır bu sanatlar.Çok kolay yoğrulamazsınız bu sanatların içinde ve kendinizi anlatmanız ve sanatınızı anlatmanız zordur aslında.Usta-çırak ilişkisidir.Karşınızdaki çırak size itaat etmelidir ki doğruya ve olgunluğa ulaşsın.Ustalarımız şöyle der!!! 

 

 

‘Sanatı ehline vereceksiniz der’ ve sanatın herkese öğretilemeyeceğini belirtirler.Doğrudan ve olgunluktan bahsederken bizim sanatlarımızı beş dakika içerisinde ben yaparım diyen insanlar çıkar.Ve karşınızda arsızca gülerler.Ve siz çok basit bir şey yapıyormuş gibi küçümserler.Aslında hep susarız böyle olunca.Çünkü Ustalarımız bilmeyenin, algılayamayanın karşısında susmayı öğretti bize. Anlamayanlar bilmezler ki susmak bile sanatın bir parçası .

Beş dakika içerisinde yada bir yıl içerisinde sanatçı oluverirler ve kendilerine sanatçı derler.O zaman da sanatta mertlik bozulur beklide .Bir kurtlar vadisi doğar.Herkes bir sanatın kurdu olur çıkar birden..

     Doğru ya!!!!kurtlar vadisinde görmüştüler ilk defa ebru sanatını!!!!Oysa kurtlar vadisinden çok çok öncede vardı ebru..O zaman ebru yapanlar çok büyük kurtlardı bunu mu demek istiyoruz.?Nasıl bir diziyle bütünleşir sanat.Bazen akıl almaz bunu.Ama bizim ustalarımız ihlaslı insanlardı.Ben bunu bilirim.Bize EL  vermeseylerdi biz bu sanatı doğru ve uygun şekilde icra edemezdik.

  Ebru sanatının ismi ebruli olur birden Ebruzenler yerine ebruliciler çoğalır ve dünyayı ebruli görmeye başlarlar.Oysa en güzel ebrunun asla yapılamayacağını bilmezler.TEKNEDEKİ SURET TEKTİR.ve teknede tek olana hizmet edersiniz.Farkındalık ve olgunluk burada başlar aslında

      Açtığınız sergide bazen yanınızdaki binadaki insanların her gün gözlerinin önünde duran serginizi ziyaret etmediğini gördüğünüzde ve içinde bulunduğunuz kitlenin sizi algılayamadığını fark ettiğinizde ve hele de siz o kitleye  ve yöneticilere hizmet ettiğinizi biliyorsanız ve desteklenmiyorsanız gerçektende durum vahimdir.HEMDE ÇOK VAHİM …….dilerim sevgili okurlar vahimlerin bu kadar çoğalmadığı bir sanat anlayışında bağdaşırız.                    

                                                                                 HÜLYA ARICI ÇAP



Bu haber 2404 defa okunmuştur.
HABERE YORUM YAZIN



FACEBOOK YORUM


DİĞER Güncel HABERLERİ

akm

gazete manşetleri
ANKETİMİZE KATILIN

iyi mi

NAMAZ VAKİTLERİ
PUAN DURUMU

E-BÜLTEN ABONELİĞİ